İki hafta önce Polonya´da yapılan toplantıda, Slovakya´dan katılan proje ortağımız Peter Sedik, bir çalışmadan bahsetmişti. Arıcılıkta mantar kullanımı yaygınlaşacak gibi görünüyor demişti. Bununla ilgili çalışmaları takip etmekte yarar var diye bir kanaat oluşmuştu. Gerçekten son zamanlarda arıların kendi başlarına nesillerini sürdürmeleri iyice zorlaştı. Hastalık ve zararlılarıyla mutlaka mücadele etmek gerekiyor. Arıların davranışlarıyla ilgili çalışmalar her geçen gün daha da derinleşiyor. Davranış takibi aynı zamanda hastalık ve zararlılarıyla mücadelede önemli fikirler veriyor. Yeni araştırmalar, polen ve nektar arayan arıların mantar tüketerek bazı virüslere karşı koruma sağladığını ve ardından tıbbi değerini yaymak için kovana geri döndüğünü gösteriyor. Tutulan istatistikler ABD´de koloni kaybının yıllık % 30´u geçtiğini gösteriyor. Türkiye´de de çok farklı değil. 2018 yılında koloni sayısı artmakla birlikte bal üretimi önemli derecede düştü. Bir önceki yılda da koloni kayıpları çok fazla olmuştu. Zaten arıcıların artık ortak kanaati, varroa ile mücadele etmeden arıyı ayakta tutmak imkânsız. Varroa dışında, deforme kanat virüsü gibi bazı virüsler de yeni tanımlanıyor ve arılara ciddi zararlar vermeye başladı. Bu virüslerin tedavisi yok ve arıcılar genellikle varroa ile mücadele etmeye çalışıyorlar. Arıcıların varroa ile mücadeleleri, aslında virüslerin yayılmasını da önlemektedir. Varroa emgi yaparken, virüsleri de yaymaktadır. Son çalışmalarda, arıların mantar miseli toplamaları dikkat çekmektedir. Mantarların antibakteriyel ve antiviral etkileri olduğu öteden beri bilinmektedir. Araştırıcılar, arıların miselyum toplayıp ardından kovana geri dönerek bakıcı arılarla paylaşıp paylaşmadıklarına yoğunlaşmaktadırlar. Yapılan çalışmalarda, çeşitli mantar türleri bu amaçla denenmiş ve iki mantar türünün etkili olduğu tespit edilmiştir. Kav mantarı ile ganodermanın patojenleri daha fazla azalttığı gözlenmiştir. Bu iki mantar türünün kültürlerinden elde edilen özler arıları etkileyen virüsleri azaltmıştır. Denemelerin sonuçları gelecek çalışmalar için önemli bulunmaktadır. Şeker şurubuyla birlikte verilen mantar özütleri kolonilerin virüs yükünü önemli ölçüde azaltmıştır. Özellikle kanat büzüşmesine neden olan virüsün 80 kat azalması ciddi bir sonuçtur. Yapılan araştırmalarda virüslere karşı kullanılan kav mantarı ve ganoderma yetiştirmek için yararlanılan huş ağacının da arılarda patojenlerin azaltılmasında etkili olduğu dikkati çekmiştir. Arıların davranışları aslında birçok ipucu vermektedir. Sonbaharda dağ çileği nektarı çekmeleri de hastalıklarla mücadelede etkili olmaktadır. Yine propolis pek çok hastalığın önlenmesinde dikkati çekmektedir. Bu faaliyetlerin bilimsel çalışmalarla sağlıklı takibi arı yönetiminde yeni uygulamalara ışık olacak potansiyele sahiptir.