Biga’da bugün bir Biga Değerine daha sahip çıkıldı. Halim bey Konağında “Konak kafe” açıldı. Kafe olduğuna bakıp da bir kafe gibi düşünmeyin. 1900 yılı sonlarında Antalya’dan Kemer ve Karabiga Limanı’na narenciye, Biga’dan da narenciye bahçelerine hayvan gübresi taşıyan Mustafa beyin çocukları Halim Bey,İbrahim Bey ve Lütfü Bey’in yaşadığı Halim Bey Konağı Türkiye bürokrasisinin kurbanı olarak uzun yıllar Kültür Bakanlığı’nda kaldı, kapısına kilit vurularak. Uzun uğraşlar sonucu bu tarih ve kültür hazinesi Belediyeye devredildi.İstanbul Rölyef ve Anıtlar Müdürlüğünün katkıları ile Belediyemizin restorasyon çalışmaları sonucu bu hazine halkın hizmetine sunuldu bir kent müzesi olarak. Biga’da şehir merkezinde bulunan Halim Bey Konağı’ın da Kent Müzesi olarak Biga ve köylerinde geçmiş dönemlerde evlerde kullanılan kılıç, tabanca, mermi gibi savaş malzemeleri, semaver, kap-kacak, makas, radyo, saat, cep saati gibi eski eşyalar, eski eser kitaplar, gazeteler, dergiler, gelinlik, bindallı, yastık kılıfı gibi çeyiz malzemeleri ile her türlü eski değeri olan malzemeler sergilenmekte. Dört katlı Halim Bey Konağı’nın Biga’ya kazandırılması ile bir kültür mozaiğine sahip olan ilçenin çerkez, pomak, muhacir, boşnak, yörük,kumuk, tatar… gibi bir çok kültürü bir araya getirmiş olması da bir başka güzellik tabi.
Yıllara kafa tutarak günümüze kadar gelmiş olan konağı görenler tarihin derinliklerinde buluveriyor birden kendini. Yanında bulunan başka bir konağın otele dönüştürülmesi ile anlam kazanması, yalnızlığa terk edilen Halim Bey Konağı’nın halkın hizmetine sunulması önemli bir adım. Sessizliğini bozan, ayak seslerine, insan gürültüsüne yeniden kavuşan konak bugün bir başka karşıladı Bigalıları. Başka bir etkinliğe de imza atılmıştı çünkü Konak.Biga’yı tanıtacak, Biga’nın lezzetlerini halka sunacak bir cafe retaurant açıldı, Halim Bey Konağı’nın alt katında. Ev sahibi Can ailesi heyacanlı idi haklı olarak. Yıllarca Mustafa beyin çocukları karınlarını doyurmak için kullandıkları konağın mutfağında pişirdikleri Biga’nın lezzetlerini Bigalı’ya sunacaklardı. Çerkezlerin gödeği, Pomakların akıtması, Yörüklerin keşkeği, Boşnakların böreği ve lahana sarması, mercimek köftesi, gözleme, revani, mantı vs…. Hepsi birbirinden harika lezzetlerden oluşan menüyü sundular Bigalılara. Burası Biga’nın tanıtımı olacak. Burada Biga’nın peynir tatlısını, peynir helvasını geçmişin nostaljisi ile tatmanın zevkine varacak uğrayanlar. Sıcacık ev ortamında, tarihin derinliklerinden çıkıp gelmiş elbiseler içerisinde sunacaklar yemekleri, içecekleri. Garsonlar siparişleri hazırlarken siz de kalkıp konağın diğer katlarını gezebilir o konakta yaşayan insanları hayal edebilirsiniz. Konakta bulunan tarihi hamamı, bahçesindeki su kuyusunu gezerken şimdi evlerimizde bulunan duşları, musluğumuzdan akan şebeke suyunu düşünürken canınız hiç sıkılmayacak.
Misafiriniz geldiği zaman nereye gideceğim, nasıl ağırlayacağım diye düşünmeyin. Alın gelin, onlar da görsün Biga’nın tarihi konağını, onlar da tatsın Biga’nın birbirinden güzel lezzetlerini. Onlar da Biga’nın geçmişine bir gezinti yapsınlar konağı gezerken. Fiyatlar da o kadar uygun ki böyle bir yerde yemek yemenin bedeli bu değil bence. Hem tarihle birlikte çeşitli kültürlerin mozaiğinde yemek yiyeceksiniz, hem de gayet makul bir fiyat ödeyeceksiniz. Konak da yıllarca çekmek zorunda kaldığı yalnızlığın, sessizliğin acısını çıkaracak gezmeye gelen konukların şen cıvıltıları ayak sesleri arasında mutlu olacak. Menü daha da zenginleşmeli. Biga’nın geçmişini ve geleceğini yansıtmalı yenilen yemekler. Biga’nın meşhuru köfte de yerini almalı burada bence. Daha nice lezzetler sergilenmeli Biga mozaiğini yansıtan bu mekanda. Duvardaki LCD ekran televizyona kayı gözüm. Müzik yayını yerine Biga’nın tarihi konağında Biga’nın kent müzesinde Biga’nın lezzetlerini tatmaya, geçmişini, kültürünü görmeye gelenlerin bu ekranda Biga belgeselini görmeli yemeklerin tadını damağında hissederken. Biga hakkında bilgilenmeli ve öğrenmeli gelen misafirler. Hayırlı olsun Biga’ya Bigalılara. Allah bol kazanç versin işletme sahibine.