“2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü”

14/5/2012
/haberresim(1.jpg

“2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü”
Ormanlar, Sulak Alanlara Hayat Verir

Derinlikleri genelde 6 metreye kadar olan sığ göl, lâgün, deltalar, korunaklı kıyılar, su dolaşımına sınırlı olan bölgeler sulak alan olarak nitelendirilir. Sulak alanlar, kuşlar için yuva olmanın yanında bulundukları bölgenin su rejimini ve iklimini dengeleyen, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizleyen, balıkçılık, tarım, hayvancılık ve saz üretimi gibi yüksek ekonomik değere ve çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptirler.
Sulak alanlar, yerli ve göçmen kuşun yumurtlama, yavru çıkarma ve mevsimlik yaşama yerleri olduğu için, ekolojik açıdan son derece önemli habitatlardır. Sulak alanlar su ekosistemini, genel ekolojik dengeyi destekler. Ramsar Sözleşmesi olarak bilinen "Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi", taraf olan ülkelerin herbirini, dünyaca öneme sahip en az bir alanı sulak alan ilan etmelerinin yanı sıra, bu sulak alanları korumakla ve bunların akılcı yönetimini sağlamakla yükümlü kılmaktadır. Sözleşmenin imzalandığı 2 Şubat tarihi, sulak alanların korunmasının önemine kamuoyunun dikkatini çekmek üzere 1997 yılından bu yana “Dünya Sulak Alanlar Günü” olarak kutlanmaktadır.
2011 Yılı Dünya Sulak Alanlar Günü’nün ana konusu “Ormanlar, Sulak Alanlara Hayat Verir” olarak belirlenmiştir. Ormanlar ve sulak alanların korunması birbirine bağlıdır. Özellikle son dönemde subasar ormanı ve kıyı ormanlarına yönelik tehditler giderek artmaktadır. Oysa subasar ve kıyı ormanları iklim değişikliğine karşı mücadelede çok önemli unsurlardır. Bu ormanlar küresel ölçekte tatlı suyumuzun korunmasına yardımcı olur, karbon depolamanın yanında biyolojik çeşitlilik açısından da çok önemlidir.
Çevre ve orman bakanlığı verilerine göre; sulak alanlar Türkiye’de toplam 2 milyon hektarı aşkın sulak alan bulunmaktadır. Sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, doldurmalar, sanayi kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, büyük baraj inşaatları, yeterli su alamama ve yapılaşmalardan dolayı yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alanımız ekolojik ve ekonomik değerini yitirmiştir. Bir zamanlar DSİ’nin yanlış politikaları ile sulak alanların kurutulması ziraat alanı kazanmak amacıyla yapılan çalışmalar neticesinde Türkiye 40 yıl gibi kısa bir sürede, sulak alanlarının yarısını kaybetmiştir.
Biga’da 20 yıldan beri devam eden Ece gölü’nün kurutma çalışmaları halen devam etmektedir. Önemli bir Biga değeri olan yörenin su kaynağı sayılan Ece gölünün mülkiyeti halen devletin hüküm ve tasarrufunda bulunmasına rağmen Milli Emlak buralardan kira geliri elde etmenin peşindedir. Kışın su tutmaya devam eden kurumamak için direnen Ece gölünün bu tavrını tüm kurumlar inadına kurutma sevdasına düşmüş, yazın slajlık mısır yetiştirmenin zevkine varmaktadır.
Bigamızın en önemli değerlerinden biri de Hoyrat gölüdür. Bir çok göçmen kuşu misafir eden kendine özgü bitki örtüsü ve ekosistemi ile havza üzerine kurulan mandıraların arıtılmadan atkılan suları ve yazın çeltik tarlalarından gelen zehirli sularla kirlenmeye devam etmektedir. Hemen yanı başımızda bulunan Nilüfer gölü de ayrı bir öneme sahip küçücük bir sulak alandır. Barındırdığı endemiklerden nilüfer çiçekleri ile değerine değer katan bu küçük sulak alanın korunması da büyük öneme sahiptir.
En küçüğünden en büyüğüne, en önemsizinden en önemlisine kadar sulak alanlarımıza ekolojik havza yönetimi içerisinde sahip çıkılmalı, ulusal mevzuat ve uluslararası sözleşmeler tüm sulak alanlarda suyun doğal yapısını etkileyen herhangi bir yatırım yapılmasına kesinlikle izin verilmemeli ve koruma statüsünün gerektirdiği esaslar uygulanmalıdır. Sulak alanların üzerine kurulmuş ve kurulacak olan sanayi tesisleri bir an önce kaldırılmalı, sulak alanlara gereken önem verilmelidir.
Dr. Muhammet AKKAYA

women cheat on men west-bot.com will my husband cheat


Konuk Yazarlar

Etkinlik Takvimi

İletişim Bilgileri

Biga Tanıtımı