BİGTAY yollarda

28.11.2023 18:41:01
/haberresim\2811234443.jpg

BİGTAY yollarda Dr.Muhammet Akkaya Grup Uzmanı • • Değişik yaş grubundan, elleri öpülesi öğretmenlerimizin yetiştirdiği değişik mesleklerden aynı amaçta bir araya gelmiş kadın ve erkeklerden oluşan renkli yürüyüş grubumuz Biga Tabanvay Doğa Yürüyüş Grubu (BİGTAY) yine Işıkeli (Eşekçi)´de idi bu Pazar. Öğretmenler Günü anısına öğretmenlerimize ithaf ettiğimiz, geçen hafta kötü hava koşulları nedeniyle iptal ettiğimiz yürüyüşümüz bu kez hava nasıl olursa olsun Abdal Dede´ye inat Abdal Tepesine olacaktı. Her pazar olduğu gibi bu pazar da güneşin doğuşu ile birlikte Biga Belediyesi önündeydik. Günaydın selamlaşması ile toplandık ama güneşin kendini göstermesi zor idi bugün. Gruba katılan yeni arkadaşları hemen fark ettik. Geçen hafta olduğu gibi yine felaket fırtına vs bildirisi yapmıştı Meteoroloji. Ama biz BİGTAY her türlü hava hallerine hazırlıklı çıkıyoruz yola. BİGTAY´ın vazgeçilmezi Sadullah Korkmaz´ın midibüsüne doluştuk heyecanla yeni doğal güzelliklere akmak üzere. İlk durağımız Eşekçi meydanı. İki koca meşe karşıladı bizi. Sabahın erken saatleri olduğu için henüz canlanmamıştı Eşekçi. Yürüyüş hazırlığımızı tamamlayıp saldık kendimizi Eşekçi Köyü´nün Güneyinde bulunan Kurşunlu dere üzerindeki yöre halkının Mavi Su Şelalesi diye adlandırdığı şelaleye doğru yürümeye başladık. Köyün hemen çıkışında hayvan damlarından dereye akan pis sular karşıladı bizi. Akan suların doğruca köyün altındaki dereye akması hoş değildi ama suyun hayvan gübresi olarak alt kısımlardaki tarım alanlarında verimi etkileyip etkilemediği konusunda şüpheye düştük. Yeni yolun yağan yağmurların etkisi ile çamurlaşmasından dolayı bir altından geçen uzun süredir kullanılmadığı görüntüsünden anlaşılan patikaları tercih ettik. Patikanın bir süre sonra köyden pis suları getiren dereden geçmek zorunda kalmamızdan dolayı bir arkadaşımızın dizine kadar boka batması birçoğumuzu güldürmekten alamadı. Yürüdüğümüz yöne doğru karşılarda her türlü orman zararlısına karşı dayanıklı ormanlar olarak arzu ettiğimiz geniş yapraklı ağaçların sonbahar renkleri ve koyu yeşil renkli ibreli yaprakları ile karaçam ağaçlarının sonbahar görüntüsü görülmeye değerdi. Dere içine yaklaştıkça floranın çeşitliliği dikkatten kaçmadı. Gürgen, karaçam, meşe, kayın kızılağaç, çınar gibi ağaçların arasından köyün altındaki boklu dere ile Kurşunlu derenin kavuştuğu yerden boka batmamak için zar zor geçtik. Işıkeli gibi tertemiz bir köyün perde arkasını gösteren bu durum bizleri üzdü. Muhtarlığın ve yerel yönetimin vahşi bir şekilde doğaya salınan pis suların belirli bir yerde toplanarak gerekli arıtmasının yapıldıktan sonra derelere akmasının daha iyi olacağı kanaatiyle Kurşunlu dere içinden yürümeye devam ettik. Yüksekten akan şelalenin çıkardığı su sesi her adımımızda daha da artıyordu. Nihayet şelalemizin bulunduğu yere geldik. Şelale´nin aktığı kayanın sağ tarafında ormanlarımızda çok nadir ve tek tek bulunan bir adet genç porsuk ağacından dolayı Şelalenin isminin Porsuklu Şelale olması gerektiğini anlatarak anılarımızı ölümsüzleştirmeyi ihmal etmedik. Yaz boyunca bir damla bile yağmayan yağmurlardan dolayı tamamen kuruyan derelerin son yağışlarla akmaya başlayan sularının özlemini doya dolay gidererek yolumuza devam ettik. Şelalenin solunda fazla kullanılmadığı her halinden belli olan sürütme yollarından bir süre dere kenarından yürüdükten sonra meşelerin arasına gruplar halinde karışan karaçamların arasından tırmanmaya başladık. Yol üzerinde ayakkabılarımıza yapışan killi çamur üzerinden bir süre yürüdükten yağışların etkisi ile erozyona uğramış sadece taşlık zemin üzerinden geçerken buraların kaya yapısını oluşturan perlit ve kaolenden bahsetmeden geçemedik. Biga´da yapılan maden arama çalışmalarından anılarımızı anlatırken seramik konusunda dünya markası Kale Seramiğin hammadde temin ettiği Işıkeli perlit ocağında küçük de olsa çalışmaların başladığına şahit olduk. Endüstrimiz için önemli olsa da ormanlık alanlarda verilen maden izinlerinin çok aytıntılı değerlendirilmesi, doğaya zarar vermeden madenin çıkarılma şekillerinin tartışılması gerektiğini belirtmeden geçemedik. Aniden başlayan kar yağışı bizi sevindirirken yağan kardan etkilenmemek için arkadaşlarımızın sırt çantalarında taşıdıkları yağmurluklarını çıkarıp giyinmesi tırtılından çıkan kelebeklerin halini anımsattı. Renkli insanlardan oluşan grubumuzun giysileri de rengarenk oluverdi. Işıkeli Köyünden Arabaalan Köyü´ne giden asfalt yolun Kartal Yangın gözetleme kulesine giden yol kavşağına çıkarak genelde tırmanışla geçen yürüyüşümüze devam ettik. Arada bir yol üzerinde molalar vererek ihtiyaçlarımızı giderdik. Yaşlı karaçamların seyrekleştiği, genç meşe ağaçlarının yoğunlaştığı ormanlar dikkatimizden kaçmadı. Biga´nın en yüksek yeri olarak sayabileceğimiz Abdal Tepesi´ne yaklaştıkça sis oranı artmaya görüş mesafemiz azalmaya başladı. 600 rakımlı Yangın Gözetleme Kulesine geldiğimizde etrafımızı bile göremez hale geldik. Yangın Sezonunun kapanmasından dolayı yaz boyunca birkaç orman işçisinin arkadaşlık yaptığı Yangın Gözetleme Kulesi yapayalnız ve sessizdi. Yanımızda getirdiğimiz avlu kapısının anahtarını kocaman asma kilidin deliğine sokarak açmayı başardık. Kulenin merdivenlerinden yavaş yavaş tırmanarak en üst kattan güzel manzara görme hayallerimizi hüsrana uğratan sis bizi karşıladı. Önceki yürüyüşlerimizde çıkamadığımız Kartal Yangın Gözetleme Kulesine çıktık çıkmasına da bu zamanda buraya mı çıkılır der gibi sis kıs kıs gülüyordu sanki. Orman yangınlarının gözetlenmesi konusunda ayrıntılı bilgi verdik ve Kuleden alt kata indik. Kartal Yangın Gözetleme Kulesinden 1 Haziran ile 31 Ekim arası 24 saat ormanların gözetlendiği, Orman Genel Müdürlüğü´nün işçilerinin görev yaptığı gözetleme kulelerinde bazılarında kamera sisteminin bulunduğu ve dumanın çıktığı yerleri anında en yakın yangın ekibine bildirildiği ve anında Yangın Ekibinin yola çıkarak en hızlı bir şekilde yangın mahalline ulaşarak söndürme çalışmalarına başlandığı, haberi alan yangın amirleri de anında yangın mahalline ulaşarak yangının durumu hakkında bir taraftan ilgilileri bilgilendirirken bir taraftan da yangını söndürmek için plan yapıldığı, Biga Orman İşletme Müdürlüğü sınırları içerisinde her karış orman alanını görecek şekilde planlanmış Çelikgürü Köyü´de Kocatepe, Çakırlı Kocagür Köyleri arasında Dedetepe olmak üzere 3 tane Yangın gözetleme kulesi, Yangına hassas bölgelere hızla ulaşabilmek için Çınardere Köyünde, Şahmelek´te, Sarıkaya Köyü´nde ve Şirinköy´de olmak üzere 4 adet yangın İlk Müdahale ekip merkezi bulunduğu, yangına azami 15 dakikada ulaşabilecek kabiliyette olduğu, ekiplerde 4 adet Yangın Söndürme Arazözü, 1 adet Su Tankı bulunduğu, yangının büyüklüğüne göre anında en yakın arazöz ekiplerinin yola çıkarıldığı, anında hava unsurlarına da bilgi verilerek gerektiğinde helikopter ve yangın söndürme uçaklarının yangın mahalline yönlendirildiği bilgisini verdikten sonra yangının en büyük sorumlusunun insan olduğunu, gittiğimiz her yerde ateş yakmada itinalı davranmamız gerektiğini, yaktığımız ateşi söndürmeden ayrılmamamız gerektiği bilgisini verdikten sonra Yangın gözetleme kulesinden Abdal Dede´ye veda ederek ayrıldık. Işıkeli Köyü´ne ulaşabilecek patikayı kestirdikten sonra genç meşe ağaçlarının arasında sonbahar rüzgarları ile dökülen yaprakların oluşturduğu yumuşak zemin üzerinde sislerin arasında sadece kendimizi görebilecek şekilde kaybolmadan birbirimizi takip ettik. Bir süre genç ve sık meşe ağaçlarının oluşturduğu verimli orman alanından arasında sisleri yararak ilerledikten sonra toprağın zayıfladığı, kayaların toprak yüzeyine çıktığı dolayısı ile meşelerin seyrekleşerek çalıların kendini gösterdiği bozuk orman alanına ulaştık. Yaşlı bir kızılçam ağacının önünden geçerek yolumuza devam ettik. Sonunda yeniden Işıkeli-Arabalanı asfaltına çıktık. Eser ailesinin çeşmesinin başında bulunan beton piknik masalarının yanından geçerek Işıkeline çıkan toprak yola indik. Bir süre yürüdükten sonra tekrar asfalta mezarlığın gerisinden çıkarak Pomak Kültürünün sergilendiği ama kapalı olduğu için içine bakamadığımız Pomak Kültür evinin önünden geçerek ara yoldan köye yürümeye devam ettik. Önümüzden tavuk sürüsünün karşıdan karşıya geçişi muhteşemdi. Yolun kenarında boş olduğu anlaşılan taştan yapılmış, iki katlı terk edilmiş evin kapısında ürkerek girdik. Girişten itibaren yukarı kata çıkan ahşap merdivenden çıkmaya cesaret edemedik. Kapısının penceresinin kullanılamaz hale geldiği evde bir süre önce yaşanmışlık izleri vardı. Kapısının önünde anılarımızı ölümsüzleştirdikten sonra köy içine yürümeye devam ettik. Yolun sağında bulunan tatlı su çeşmesinin suyunun tadına bakarak iki Koca Meşenin bulunduğu meydana ilerledik. Meydana girişte Köy Muhtarlığı ve Sağlık evinin bulunduğu binanın güzel görünümü ve temizliği, hemen altındaki kapının sol tarafında yazan Erkan BiLEN meydanı, ağaçlarda sarkan değişik isimlerin bulunduğu tabelalar köy muhtarının hizmet almada sınır tanımadığının kanıtı gibiydi. Nohut kahvesinin kokusunu takip ederek sağda bulunan kahvehaneye daldık. Kahvehanenin içinde pomak kültürünün izlerini taşıyan el işleri, nohut kahvesinin coğrafi işaretini vurgulayan tabela dikkatlerden kaçmadı. Ortada bulunan sobada yanan meşe odununun verdiği ısıyı hissedebilmek için etrafına sıkıştık. Nohut kahvesini yudumlarken yanında getirilen paketlenmiş su bardağının içindeki suya bakıp köyün girişinde bulunan suyu getirmelerinin daha iyi olacağını tartıştık. "Nohut kahvesinin yanında Işıkeli´nin tatlı suyu" daha iyi yakışır mıydı acaba. Yürüyüşümüzün sonuna geldiğimiz kahvehaneden çıkarak midibüse binip Biga´ya yollandık


Konuk Yazarlar

Etkinlik Takvimi

İletişim Bilgileri

Biga Tanıtımı