BİGTAY Hodul Koruoba rotasında

29.09.2024 20:30
/haberresim\4f8e93e3-e809-4356-bef3-506fd9d1f3fa_29.09.2024.jpg

29 Eylül 2024 Günlerden Pazar. Biga'da 16'ncı kez düzenlenecek olan Biga Gıda, Tarım, Hayvancılık ve Teknolojileri Fuarının hazırlıkları var. BİGTAY üyeleri olarak Bayramiç Ayazma'da elma toplayarak başladığımız yürüyüşlerimizin ormana giriş yasaklarının kalkması ile birlikte Hodul Köyü'nden Koruoba Köyü'ne yürümek üzere hazırlıklarımızı tamamladık. Aynı amaçla bir araya gelen doğaseverler olarak Hodul Köyün'e gitmek üzere evden çıktık. Yolda mevsimin kuşlarından Büyük baştankaraların garip sesleri eşliğinde Eyüp Atan caddesinden Belediye önüne doğru yürüdüm. Banka ATM'lerinin bulunduğu alanda bir makineye taktığım karta "lütfen en yakın ATM'ye gidiniz" ikazı na öfkelenerek Kocabaş Köprüsünü geçtim. Doğruca aradığım bankanın yanındaki ATM'den işimi hallettikten sonra güneşin doğuşu ile birlikte Kocabaştan tekrar gündoğusuna doğru araca ilerledim. Bu arada 5-6 köpek birbirlerine havlayarak sokakta dolaşmaları bazılarını korkuturken sokak hayvanları kanununu hatırladık. Sabırsızlıkla yeni sezon yürüyüşlerine katılmak üzere gelen arkadaşlarımızla buluşup selamlaştıktan sonra aracımıza bindik. Bandırma yoluna çıkarak Denizkent'de Çanakkale sınırından geçerek Balıkesir il sınırlarında bursa karayolundan devam ederek Tahirova'dan Gönen yoluna girdik. Sarıköy'e gelince mini bir mola vererek sabah çaylarımızı ve kahvaltı yapmamış olanlara kahvaltı yapma fırsatı verdik. Gelgeç Armutlu köylerini geride bırakarak Geyikli kavşağından sola dönerek Hodul Köyüne ulaştık. Köyün içinde bir yerde araçlarımızdan inerek yürüyüş düzeni aldık. Bu ara Hodul'un ne anlama geldiğini merak ederek araştırdığımızda 1. Kendini beğenmiş, kibirli. 2. Her işe burnunu sokan adam. 3. Kabadayı (kimse). 4. Anlayışsız (kimse). 5. Hatır gönül dinlemeden konuşan, tok sözlü (kimse). 6. Kötü ruhlu (kimse). 7. Tembel. 8. Az konuşup, az gülen (kimse). 9. Çekingen (kimse). 10.. Aksi huylu (kimse). 11. Her işe eli yatkın (kimse). 12. Zorba. gibi anlamları olduğunu, değişik yerlerde anlamlarda kullanıldığını öğrendik. Sözlüklerde ve literatürdeki anlamları ile bir bağ kuramadığımız sırt üzerinde bir yol etrafında dizilmiş evlerden oluşan Hodul'un paket taş döşenmiş yolundan başladık yürüyüşümüze. Köyün çıkışında bir koyun sürüsünün yanında birkaç köpek bizi karşıladı. Geçen yılki yürüyüşümüze köyün çıkışından sola giden yoldan Yenimahalle'ye inmiştik. Bu kez sağdan ilerleyerek Koruoba Köyüne doğru yürümeye başladık. Yol boyunca önceki yıllarda ağaçlandırdığımız fıstıkçamları arasından 500 metre rakımlardan aşağıya inmeye başladık. Ağaçlandırma çalışmalarında diktiğimiz ıhlamur fidanlarının da büyümeye başladığını görmek ayrı bir mutluluk tabi. Yürüdüğümüz yolun üzerinde kırmızı beyaz işaretleri Gönen ArtemeaYürüyüş rotasının buralardan geçtiğinin belirtisi diye düşündük. Bir süre Hodul-Koruoba orman yolundan yürüdükten sonra sağa dereye doğru inen yoldan devam ettik. Uzun süredir araç vb girmediği yolun bakımsız olması ve üzerindeki pamukotlarının tamamen kapatmasından anlaşılıyordu. Ağaç fundası, sandal, kocayemiş vb. çalıların ve meşe dişbudak vb ağaçların arasından ilerleyen yoldan önce dereye kadar indik. Dereye paralel devam eden bakımsız yoldan böğürtlenlerin ayağımıza takılıp burun üstü düşmeden ilerledik. Yol üzerinde dikine yerleşmiş fliş anakayasının üzerinde çimlenip zamanla kocaman ağaç olan çınarın kaya içindeki köklerinin ilerleyişini hayretle bakarak yürüyüşümüze devam ettik. Dere boyunca çınarların yanısıra Kayın ağaçlarının yayılışı dikkatlerden kaçmadı. Ağaçların sonbaharda sarararak dökülen yaprakların etkisi ve kuruyan otların yol üzerinde oluşturduğu platform üzerinde yürümenin zevkini çıkararak ilerledik. Bazan da önümüze yol sathını tamamen örtmüş değişik sarmaşıklar önümüzü kesti. Derede damla su yok mevsim itibarı ile. Dere kenarında bu civarlara olmayan özellikle Karadeniz'in doğal bitkilerinden olan Karayemiş karşımıza çıktı. Yolun başlangıcından beri ülkemizin önemli meşe türlerinden olan sapsız meşe baya yaygın buralarda. Orman içerisinde dişbudak, yaban kirazı, kestane, ıhlamur, incir vb de serpiştirilmiş halde zaman zaman önümüze çıkıyor. Bir süre uzun yıllar bakım yapılmadığı üzerindeki bitki örtüsünden belli olan yoldan çıkarak asıl Hodul-Koruoba yoluna çıktık tekrar. "Yangın Havuzuna girmek yasaktır" tabelasının arkasında kafes telle güvenlik tedbirleri alınan havuzun içerisinde damla su bulunmadığını görünce bir aksilik olduğunu anladık. Havuzun biraz altında yol kenarına oturarak mola verdik. Sırt çantalarımızda getirdiğimiz yiyecek ve içeceklerden ikmal yaparak tekrar yola revan olduk. Yolumuzu kesen bir ahlat ağacı üzerinde bulunan meyvelerin sertliği henüz ahlatların olgunlaşmadığını gösteriyordu. Orman yolları üzerinde yapılan sanat yapısı olarak tabir edilen menfezlerin bazılarının alt kısımlarının sudan oyulduğu, menfez başlarının ağırlığa dayanamayarak ayrılıp düştüğüne şahit olduk. Bir zamanlar Türkiye Ormancılığında bir dönüm noktası olarak odun hammadde açığının kapatılması amacı ile bir proje olarak "Hızlı Gelişen Tür Ağaçlandırmaları" kapsamında ağaçlandırılan, 26 yaşlarında kesildikten sonra dikim yolu ile ve sahada bulunan tohumların çimlenmesi ile büyüyen plantasyon sahasına geldik. 550 metre yükseklikteki Hodul köyünden 100 metre yüksekliklere geldiğimizde bitki örtüsündeki çeşitliliğin de değiştiğine şahit olduk. Meşe türlerinin alt tabakasında teşbih çalılarının da görülmeye başladı. Yol kenarında bulunan kalıp çaplı çınar ağacının altındaki kaplumbağa dökülen yaprakların arasına gömülmüş belli ki havanın sıcaklığından kurtulmak için böyle bir çare bulmuş. Hodul'dan çıktığımızdan beri takip ettiğimiz derenin köye yaklaştığı yerde gördüğümüz örenlerin bir değirmenin belirtisi olduğunu düşündüğümüzde yıkıntı içerisindeki değirmen taşı bize yanılmadığımızı gösterdi. Kenarına değirmen yapıldığına göre burada geçmişte epeyce bir su olduğunu düşündürdü. Şu anda kupkuru olan derenin geçmişte taşarak köyde büyük hasar verdiğini hatırladık. Traktörleri, araçları önüne katarak etrafa çarpa çarpa yaptığı hasarı, insanların sele kapılmamak için verdiği uğraşı, bir birbuçuk metre yükselen suyun kahvehaneye doldurduğu lığı hiç unutmuyoruz. Zaten o felaketten sonra da dere kenarına Devlet Su İşlerinin yaptığı duvar unutturmuyor. Yol kenarına dökülmüş çöp yığınları ise köye yaklaştığımızın göstergesi idi. Her köyün yakınındaki ormanlık alanlarda oluşturulan çöplüklere bir çare bulunamadı maalesef. Bulmak için gayret gösteren bir bürokrata da rastlamadık bugüne kadar. Köyün içine girdiğimizde meydanda bir hazırlığın devam etiğini gördük. Bir hatim cemiyeti olduğunu anladık. Köy kahvehanesinde birçok tanıdık. Hepsiyle selamlaştık. Çaylarımızı içtik. Yemeğe davet edildik. Yemekte son zamanların vazgeçilmezi Keşkek ve sadece Koruoba köyüne özgü Haceraşı olduğunu öğrendiğimiz bir yemek vardı. İlk kez duyduğumuz haceraşının bulgur, kırmızı biber, yeşil domates, sarımsak ve yoğurttan yapıldığını öğrendik. Muhacir köyü olan Koruoba Köyünün adının yapığımız araştırma sonucu Biga İlçesinde Köy Adlarının Kaynakları isimli araştırmasında Prof Dr Funda Örge Yaşar " Adlarını Doğal Bitki Örtüsünden ve Kültür Bitkilerinden Alan Köyler" başlığında göstermiş. Haceraşını yedikten sonra aracımıza binerek Biga'nın yolunu tuttuk. Yol üzerinde sol tarafta sırt üzerinde bulunan, eski mezarlık olarak bilinen, mezarlık olmasından dolayı meşe ağaçları korunan Dedekoru'nun Koruoaba'ya adını verdiğinin düşündük.


Konuk Yazarlar

Etkinlik Takvimi

İletişim Bilgileri

Biga Tanıtımı