15 Aralık Pazar. Yerli Malı haftası imiş bu hafta. Uluslararası Çay Günü olarak da kutlanıyormuş. Eskiden okullarda "yerli malı yurdun malı herkes bunu kullanmalı" temalı eğitimleri alalı tam 50 yıl olmuş. Ama bugün ne kadar yerli malı kullanıyoruz tartışılır. Yerli cep telefonu kullanımı, yerli araba kullanımı, yerli beyaz eşya vb kullanımı epeyce arttı ülkemizde. Yerli Meteoroloji bülteninde yağışlı görünüyordu bu Pazar. Hazırlığımız yağmurlu havaya göre. Gece boyu yağmur yağacak diye bekledik ama gelmedi maalesef yağış. Ama hava kapkara bulutlu. Güneş daha doğmamış. Aynı amaçla çıkmışız yola Rotamız Elmalı Sarpdere. Toplandık her Pazar olduğu gibi Biga Belediyesi önündeki durakta. Bu hafta otobüsümüz dolu. Yeni yüzler yeni arkadaşlar eski dostlar. Selamlaştık samimiyetle içtenlikle. Kimsede kötü bir vesvese, düşünce yok. Doluştuk aracımıza. Kapalı Pazar yerinin önünden geçip Hacımadan köprüsünü sağda bırakarak Şahin fidancılığın yanından Çan yoluna çıktık. 500 metre sonra Abdiağa kavşağından döndük. Erdoğanlar soğuk Hava Deposunun yanından geçerek Elmalı yoluna dönen köprüden geçip yolumuza devam ettik. Kurşunlu Tepe'yi geride bırakarak Kocaçeşme ve Elmalı Köyü ilkokulunun yanından köy meydanına geldik. Kahvehane açık. Birkaç köylü var kahvehanede. Bazıları tanıdık. İçtenlikle karşılanıyoruz. Daha önce de geldik Elmalı Köyü'ne. Arabaalan Köyü'nden gelmiştik bir ara. Elmalı'dan Abdiağa köyüne yürümüştük. Tanıyan vatandaşlar yanımıza yaklaşıyor ve merakla soruyor. Biz de kısaca anlatıyoruz rotamızı. Bazıları "önceden bilseydik biz de katılırdık" diyorlar. Sırt çantalarımızda getirdiğimiz kahvaltılıkları çıkarıp kahvecinin verdiği elmalı suyundan yapılmış sıcak çayları yudumluyoruz. Kahvaltımızı Elmalı Köyü'nde yaptıktan sonra yürüyüş hazırlıklarımızı tamamlıyor ve yola koyuluyoruz. Belirlediğimiz rotaya girdiğimizi düşünerek ilerliyoruz, yanlış olduğunu düşünüp geri dönüyoruz, biraz ilerleyince bazı gençlere selam veriyoruz. Onlar da bizi yolun çıkmaz olduğu konusunda uyarıyorlar. Geri dönüyoruz Caminin arkasındaki yola giriyoruz. Bu kez doğru olduğuna kanaat getiriyoruz yürüyoruz. Karşı sırttaki mahalleye çıkan kestirme yol olduğuna kesin. Yol fazla kullanılmamış. Kenarlarında bulunan kalın meşe ağaçlarından düştüğü anlaşılan sararmış yaprakların üzerine basmak keyifli bir yürüyüş sağlıyor bize. Kah tırmanarak, kah düz yürüyerek kah inerek keyifle yürümeye devam ettik. Çok dağınık bir yapıya sahip olan Elmalı Köyü Akkayrak tarafından gelen sırttan Caminin bulunduğu sırta, oradan Yeşilköy tarafına giden sırt üzerinde 3 km kadar uzanmaktadır. Değişik zamanlarda gelen grupların ayrı yerlerde yerleşmelerinden oluşmuş bir köy. Yeşilköy tarafındaki sırta çıkarak köy içinden sola ilerledik. Bir süre sonra sağa dönerek Sarpdere tarafına yürümeye devam ettik. Tarla aralarından geçerek Tütünlük Mevkiindeki ormanlık alan içinden su yolu olduğunu anladığımız patikadan ilerledik. Genç ve seyrek meşelerin arasında ağaç fundaları bütün canlılığı ile bizi karşılıyordu. Ayaklarımızın altındaki zeminin giderek taşlık bir hal almaya başlaması ile birlikte meşelerin de yoğunluğu iyice azalıyordu. Çıplak taşlık arazinin içinde bir çeşme kocaman yalağı ile bizi karşıladı. Arkasından yanına geldiğimiz çeşmenin üzerinde kocaman "RECEP GENİŞ HAYRATI 2012" yazıyordu. Aralık ayının ortası olmasına rağmen çeşmenin suyu kesilmiş. Yalakta az bir su kalmış. Çeşmenin dört tarafını sarıyoruz ve mola veriyoruz. Suyun önemine değinerek evdeki muslukları açarken ihtiyacımız kadar açmamızı, hatta eskisinden yarım açmamız halinde büyük su tasarrufu sağlayacağımızı hatırlatıyoruz Moladan sonra tekrar yürüyüşe geçiyoruz. Dere içlerindeki küçük düzlüklerde geçmiş yıllarda tarım yapıldığı kanaatı oluşuyor bizde. Kalın gövdeli ceviz ağaçları ya dimdik ayakta ya da devrilmiş ve gövde kurumuş. Dere içlerinde kalın gövdeli kovuk çınarlar bolca var. Sarpdere'nin kollarının yamaçlarından geçen patikalar yürüyüşümüzü kolaylaştırıyor. Makine ile uzun yıllar önce açıldığı ancak uzun zamandır kullanılmadığı anlaşılan patikayı takip ediyoruz. Bir yere kadar geliyor, dönüş için genişçe yapılmış alanla yol bitiyor. Yaban hayvanları veya insanları geçtiği daracık patikalarla dere içine iniyoruz. Bundan sonra yolumuz hep dere içi. Yerli kurum Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün yağış uyarılı bülteni hala gerçekleşmedi. İyi de oldu. Şiddetli yağış geldiğinde bu dere içinden yürümemiz mümkün değil. Az bir su var dere içinde. Koca çınarların arasından saklambaç oynarcasına keyifle yürüyoruz. Önümüze çıkacak her doğal oluşum, manzara bizi heyecanlandırıyor. Fotoğraf çekmekten alamıyoruz kendimizi. Alt tabakada yer yer yoğun eğrelti mevcut. Bazı alanları kaplamış olan böğürtlenler ayaklarımıza takılarak bizi engellemeye çalışsalar da biz buradan yürümekte kararlıyız. Yeşilimsi kayaların yapısı dikkatimizi çekse de üzerindeki yosun, eğrelti vb ekosistem elamanları müthiş bir manzara olarak karşımıza çıkıyor. Ağaçların kuzeyinde bol yosun bulunur tezi burada bariz bir şekilde görülüyor. Arkadaşlarımıza göstererek anlatıyoruz kuzeyi gösteren yosunları. Çınar aralarından değişik pozlar vermek ayrı bir zevk veriyor insana. Orman banyosunun en önemli kısmı da burası olsa gerek diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Sarp dere bazen geçit vermiyor. O zaman da yaban hayvanlarının veya insanların takip ettiği dar patikalardan dikkatle geçip yürüyüşümüzü sürdürmeye çalışıyoruz. Yolumuzu kesen ağaçlardan atlayarak, kayalardan zıplayarak güle oynaya ilerliyoruz. Yahya Kemal Beyatlı Akıncılar şiirinde sanki bizi anlatmıştı ….. Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!" Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle ……. derken. Sarpdere bizim için muhteşem bir yoldu. Kuğulu burun mevkiinden önümüze bir yol çıkıyor. Çilingir Köyüne gidiyor belli. Uzun bir dere yolculuğundan sonra bu yol daha çok cezbetti bazı arkadaşları. Gökkuşağı Şelalesinden çizdiğimiz rotayı yeniden hesaplayarak Çilingir Köyüne yönelttik. Biraz çıkış biraz düz biraz inişlerle ilerleyen yolda yürümeye devam ettik. Yol kenarında birden önümüze çıkan çöp yığınını görünce köye yaklaştığımızın farkına vardık. Köyde yapılan bir cemiyetten kalan çöplerin ormana atılmasının önüne geçmeyen yöneticileri yadettik. Bulgaristan’ın Filibe bölgesi Çilingir köyünden göç eden aileler Elmalı Köyü’nün yanına kurulmuş olup aynı isimle Elmalı Köyü’ne bağlı mahalle olarak hizmet almış bir süre. Ancak köyün büyümesi ile birlikte 1989 yılında muhtarlık verilerek ayrı köy statüsüne kavuşmuştur. Bölgenin ormanlık ve yeşil olmasından dolayı da ismine Yeşilköy verilmiştir. Gökyüzü hala kapkara. Ama hala yağmur gelmedi. Yani bugün yerli ve milli meteoroloji kurumumuz tutturamadı maalesef hava tahminini. Çilingir köyüne kadar ulaştığımız yoldan Kırkgeçit deresine doğru yoldan ilerledik. Bir süre asfalt yolda yürüdükten sonra aracımızı çağırdık ve binip Biga'ya yollandık.