2024 yılının son pazarı 29 Aralık. Kar nihayet yüzünü gösterdi. Birkaç gün önce uzaklardan hafif beyazlığını ve yoğun ayazını hissettiğimiz kar yükseklerde kendini gösterirken hava sıcaklığı da oldukça düştü. Karaağaç – Çömlekçi olarak belirlediğimiz rotamızı yoğun kar yağışından dolayı Kozçeşme'de yapmak üzere yeniden belirledik cumartesi günü. Yükseklerde yağan karın ve alçaklarda yağan yağmurun etkisi ile Kocabaş çayında su yükseldi. Belediye yetkilileri Kocabaşın taşma tehlikesini zaman zaman hatırlatıp aracını dere kenarına park edenleri uyardı. Gece boyunca ince ince yağan yağmur sabah saatlerinde hala devam ediyor. Hava kapkara. Baya da soğuk. Termal içliklerimizin üstüne polarlarımızı geçirip yağmur geçirmez kabanlarımızı, su geçirmez pantolonlarımızı giydik. Başımıza takkemizi de geçirip sırt çantamızı sırtlayarak alaca karanlıkta yola düştük. Sokaklar tenha. Bizim gibi değişik amaçlarla çıkmış üç beş insandan başka kimse yok. Sabah namazı vakti olduğundan camilerin loş ışığı pencereden sızıyor. Kıvrak adımlarla Belediye önündeki durağa ulaşıyorum. Aynı amaçla yola çıkmış farklı yaş ve farklı mesleklerden 30 kadar arkadaşımızla selamlaşıyoruz. Yağmur ince ince bizi ıslatıyor. Çisil çisil yağan yağmurun altında aracımıza doluşuyoruz. Hava hem güneşin doğuşuna zaman olduğundan hem de kapalı olmasından dolayı aracın camından pek bişey göremiyoruz. Kozçeşme'ye ulaşıyoruz. Kahvede üçbeş erkenci vatandaş var. Biga'nın köyde organize olmuş Kozçeşme Doğa Sporları Kamp Karavan Motor ve Bisiklet Sevdalıları grubu lideri Ayhan Ubay bizi karşılıyor. Kahvehane açık. Havanın yağışlı olmasından dolayı KOZDAĞ üyeleri yürüyüşe çıkmak istememiş. Birkaç arkadaş bize eşlik edecek. Ayhan Bey havanın yağışlı olmasından dolayı işi kısa tutmak niyetinde. Kısaca anlatıyor yürüyüş rotasını. Hisarlı Köyüne doğru yürüyeceğiz, Hisarlının altından soldan Kozçeşme Barajına çıkıp, baraj kenarından köye ulaşacağız. Kahvede kocaman bir soba ortalığı ısıtmaya çalışıyor. Kahvenin içindeki masalara yayılıyoruz. Yol arkadaşlarımı yanlarında getirdikleri kahvaltılıkları Kozçeşme'nin suyundan yapılmış çay eşliğinde yiyoruz. Kahvenin arkasında Kozçeşme camisi. Tamamı kesme taştan yapılmış. Ihlamur, fıstıkçamı ağaçları cami avlusunu süslüyor.Kozçeşme, 1875 tarihinde Bulgaristan'ın Şumnu vilayeti Razgrad kasabası karaveliler köyünden göç eden muhacirler tarafından 60 hane olarak kurulduğunu yazıyor kaynaklar. Göçten iki yıl önce bölgeye molla hasan ve bacak kadir isimli şahısları keşif için gönderirmişler. Bunlar Eskibalıklı’da iki yıl kalarak yerleşim yeri aramışlar. O tarihlerde çevrede sadece Hisarlı köyü, Pekmezli köyü ve Danişment köyü bulunmakta imiş. Köylüler muhacirler gelip yerleşecek diye su kaynaklarını gizlemişler. Muhacirlerin buralara yerleşmesini istememişler.Molla Hasan ve Bacak Kadir, Hisarlı köyünden Çakır ağa’nın çobanından bugünkü belde meydanındaki çeşmenin yerini öğrenmişler. O zaman çeşmenin etrafında böğürtlenler ve koz ağaçları (ceviz ağacı) varmış. Çeşme başındaki cevizlerden Kozçeşme denmiş yerleşim yerine. Kozlar, kozalan da denildiği de olmuş zaman zaman. Son olarak Kozçeşme olarak kalmış Engin Gürsu hocamızın araştırmasına göre. 9 Aralık 1973 tarihinde kurulan belediye statüsü, nüfusunun 2000 kişinin altına düşmesi üzerine 2013 yılında sona eriyor. 40 yıl Belediye olarak yönetilen Kozçeşme'de köy olunca pek birşey değişmemiş. Küçücük bir Avrupa şehri olarak tanımlamış bazıları. Turşuluk biberi işleyen tesisler var Kozçeşme'de. Belediye binası olarak kullanılan bina muhtarlık olarak hizmet veriyor. Tarımsal faaliyetlerle geçimini sağlayan köylü geçim derdi ile köyden kente göç ile birlikte nüfus oldukça düşmüş. Belediye Başkanlığı yapan kişi bir süre de muhtarlık yapmış köyde. Son seçimde genç bir muhtar seçmiş Kozçeşmeliler. Çok da memnunlar yeni yönetimden. Mehmet Türk adında bir vatandaşla sohbet ettik bir süre. Köyün ortasında eskiden bir havuz bulunduğunu anlattı. Havuzun yangın anında su alınabilecek nitelikte olduğunu, köyün ortasında hayvanların sulandığından bahsetti. Ama belediye olunca bir valinin o havuzu yıktırdığını anlattı ve lanetle andı. Köylülerin değerlerine saygı göstermek gerektiğini düşündük. Tahminen havuzun yerinde bir arıtmalı su çeşmesi kendini göstermiş meydanda. Kahvede çaylarımız eşliğinde kahvaltımızı da yaptıktan sonra hazırlanıp başlıyoruz köy meydanından yürüyüşümüze ince ince yağan yağmurun altında. Büyük İskender'in Granikos savası öncesi son konakladığı düşünülen Kozçeşme'den yola çıkıyoruz. Eski yeni evler karışmış birbirine. Eski evler yeşilin tonlarında kesme taşlar kendini gösteriyor. Biga tarafına giden caddeden devam ediyoruz yürümeye. Bahçebaşı mevkiine doğru yürüyoruz. Asfaltta yürümek pek hoşumuza gitmiyor tabi. Bir süre sonra hafif yükselen tepeciğin üzerinden geçip Hisarlı köyüne giden yolun paralelinden yürüyoruz. Etrafta arı kovanlarını görüyoruz. Hayvan gübrelerini atmışlar etrafa. Yağmurun da etkisi ile iyice cıvıklaşmış hayvan gübreleri. Vıcık vıcık sulanmış çimenlerin üzerinden karaçalıların arasından yeşil renkli tras adı verilen taşları çiğneyerek keyifle yürüyoruz çisil çisil yağan yağmurun altında.Çimentoda katkı maddesi olarak kullanılan tras taşı madeni bir süre işlenmiş Kozçeşme'de.Yolun kenarında hasan dede tepesini geçince eski taşkırma tesisleri karşılıyor bizi. Taş kırma tesislerini sağda bırakıp asfalt yoldan hisarlı köyüne geliyoruz. Birkaç kişi girip çıkıyor kahveye. Biz aldırmadan yürüyüşümüze devam ediyoruz. Yol kenarında yaşlı ve kalın dişbudak ağacını selamlıyoruz. Biraz sonra doğal kızılçam ağaçları bizi karşılıyor. Bir tepecik üzerinde bulunan çamların arasından köy yolu geçirilmiş. çamların arasındaki yoldan yürüyor ve gürgendere tarafına giden toprak yolun başında duruyoruz. Tüm arkadaşlarımız geldikten sonra Ayhan bey burada bugüne kadar ismi duyulmamış hermaion antik kentin yüzey araştırmalarında ortaya çıkarıldığından bahsediyor. Hizarlı köyünün adını aldığı kolanai kentinin kale surları belki de bu yeni kente ait. Çünkü kayıtlara göre kolanai kenti kaletepe civarında bahsediliyor. Küçük ama heyecanlandıran bilgiyi aldıktan sonra toprak yoldan Gürgendere'ye doğru yollanıyoruz. Gürgendere tarafından ve Kozçeşme Göletinin tesis edildiği derelerin arasından ilerliyoruz. Suyun etkisini görmek mümkün buralarda. Ara ara kapama ceviz bahçeleri önümüzü kesiyor. Kozçeşme Göletinin sulama kanallarını takip ederek göletin gövdesine ulaşıyoruz. Bu ara yağmur ince ince durmaksızın devam ediyor. Yağmurluğu sağlam olanlar rahat rahat ilerlerken zayıf olanlar rüzgarın etkisi ile yırtılıyor. İnce ince yağan yağmur suları süzülerek elbiselerimizin arasına sızıyor. Değişik marka ayakkabıların birçoğu yağan ve yerde birikmiş olan yağmur sularına dayanamıyor ve ayakkabılarımızın içine sızıyor. Yürürken ayaklarımızda hissediyoruz suyun etkisini. Gürgendere Kozçeşme yoluna çıkıyoruz. Yol boydan boya göletin gövdesinden geçiyor. Savak bölümünde bir fotoğraftan sonra göletin kenarından yürüyüşümüze devam ediyoruz. Bir süre sonra tarlalara girmek zorunda kalıyoruz. Tarlalarda geçen yıldan kalan sebzelerin anızları var. Bir tarlada gördüğümüz dev bamya kökleri bizi şaşırtıyor. "Bamya gibi" kullandığımız deyimin yanlış olduğu kanaatine varıyor ve gülüşüyoruz. Önümüzü günlerdir yağan hala devam eden yağışların etkisi ile kabaran dereler önümüzü kesiyor. Dere boyu yürüyerek geçebilecek dar yerler arıyoruz. Kavak ağacının kökünün dere üzerinde köprü oluşturduğunu görüyoruz. Rahatlıkla dereyi geçiyoruz. Kozçeşme'nin birçok etkinliğin yapıldığı çamlığa ulaşıyoruz. Çamlığı geçtikten sonra Bostanlık mevkiinden tarla aralarından ve Karaçalıların arasındaki çayırlıklardan yürüyüşümüzün keyfine varıyoruz. İğdeli sokağa çıkıyoruz. Köy civarında kalın saplı sazlara rastlıyoruz. Ara sokaklarda yeşil kesme taş duvarlar değişik bir hava veriyor. Kozçeşme'ye adını veren Çeşmeyi buluyor, köyün kurulduğu yıllardaki ceviz ağaçlarını arıyoruz ama sadece dört adet genç ceviz ağacını görüyoruz. En azından ceviz ağaçlarını yeniden dikilmiş olması bizi sevindiriyor. Ama suyunun kesilmesi üzüyor tabi. Değişik sokaklarda köy meydanına ulaşan arkadaşlarımızla tekrar sabah bıraktığımız kahvehaneye dalıyoruz. Kimimiz sırt çantasında getirdiği yedek giysileri ıslanan elbiselerle değiştiriyor. İçeri dalanlar soluğu kocaman sobanın etrafında alıyor. Yanımızda getirdiğimiz yürüyüş boyunca yağan yağmurdan fırsat bulup yiyemediğimiz yiyecek ve içecekleri midemize indirip ağırlığından sırtımızı kurtarıyoruz. Kozçeşme'nin fırınının kendine has ekşi mayalı köy ekmeğinden almayı ihmal etmiyoruz. Aracımıza binip Biga'nın yolunu tutuyoruz.